"Enter"a basıp içeriğe geçin

Kategori: Muhabbetle…

yazılıp silinenlere ithafen

Yaşlandıkça ya da yaş aldıkça artık anlatmak yerine duygularına tercüman arar oluyorsun. Artık anlatmak yerine anlatanı arıyorsun… Vakti Zamanında yazılanları tekrar yazmak yerine artık kendini buluyorsun dizelerde, sözlerde. Sormasınlar artık, anlasınlar istiyorsun.

Çok uzun zamandır yazıyorum buralara, bir sokak lambasında başlayan can verme hevesi bugünlere kadar geldi… Çok uzun zamandır anlamaya çalışıyorum, çok uzun zamandır soramıyorum kimselere, çok uzun zamandır bilmiyorum. Bu filmin sonunu hiç merak etmeden izlemeye devam ediyorum.

Bu sitede esasında önemli olan yazılanlar değil, yazım esnasında yazılıp silinenlerdir…

Tercümanımız, büyüğümüz, Cemal Safi’nin çok güzel iki eseri var, hangisini paylaşmak daha doğru olur bilemedim. Şimdilik bu geldi içimden, hep birlikte söylemek temennisiyle sevgili okur.

Yaşamak yalan belki…

Bazen birden on yıl yirmi yıl geçmişte bir ana gider o anda yaşamaya başlarsın. Bazen içinde yarım kalan şeyleri tamamlamak için o ana geri dönersin. Geçmiş geçmiştir diyen modern dünya düzenine bir haykırış olarak geçmiş bizde geçmemiştir efendim. Geçmiş bizde vardır ama geçmemiştir. İçimizde geçmişte yarım kalan her hadisenin verdiği buruklukla içiyoruz çayımızı, çorbamızı. Hasta mısın diye soracak olursan eğer bu bir hastalıksa eğer evet hasta sayılırız ama bizim için geçmişi anmak hep önemlidir. Biz hayatımıza girenlerle yaşıyoruz, hayatımızdan geçenlerle değil.

Özlemek

Bazen sadece özlemek için gönderildiğimizi düşünüyorum bu yalan dünyaya. Özlüyor insan. Gidenleri, yaşananları, olanları, bitenleri, olmayanları, olamayanları, oldurulmayanları… Ne varsa özlüyor. Özlem insanı var ediyor,…