Hey gidi günler be… Ne günlermiş meğer… Paşaymışızda haberimiz yokmuş… İşte bak bir bayram sabahıdır bu herkesin gülüştüğü, selamlaştığı, öpüştüğü, hasbihal ettiği bir gün… Çocuklar kendilerini hiç bozmamaya yemin etmişcesine ha la cıvıl cıvıl kapımızdalar… Mahallemizin minikleri “iyi bayramlaaaar” cıvıltılarıyla ellerimizi öpüyorlar… Televizyonda o çok sevdiğim eski yeşilçam filmlerinden “Her gönülde bir aslan yatar” filmi var hey gidi gençlik be dedim peder bak metin akpınara dalyan gibi delikanlıymış şimdi ne halde… “Sen daha dur bakalım” dedi… Telefonun diğer ucunda yarim, aklım, fikrim rızaı-i ilahide günahlarımın affedilmesi için tevbede…. Soframızda Rezzak-i Mutlak’ın bahşettiği nice nimetler ve o kültürümüzün vazgeçilmezi çay… Annem anlatmaya başlıyor birden köyde hayat pek zormuş bir yandanda şu an kulaklarınızdaki melodi içten içe beni sarıyor… Anlat diyorum be Annem neler yaşadınız oralarda… Gelin arabam bir traktördü evlat diyor! Yatağımı, yorganımı koydular aha bu baban varya ata bari bindirseydi icim yanmazdı diyor… Ama yinede hamd olsun diyor gözlerime bakınca… “Nurum” diyor bilmiyor nasıl yakıyor beni… Sonra peder bey giriyor söze yapma hüsniyeciğim benim elimde olan bir şey varmıydı ki diyor, bize sözmü bırakıyordu büyükler diyor… Tebessümlerle seyrediyor, huzurun zirvesinde dinliyorum onları… Bir bayram sabahında gözyaşı olur mu bilmem ama bu fakirde böyle işte bi çoştumu içinde şelaleler akacak başka çare yok… Çocuklardan Allah razı olsun biraz daha gelmeseler kapımıza ortalık sümük salya akacak… Annem diyorum sonra… Bayram diyorum… Ah be babam diyorum… Allah diyorum… Hep beraber Nice yaşlı gözlerle bayramlara diyorum….
fakir mes’ud…
[mp3 autostart=”true” repeat=”true”]http://www.bekleyisler.com/nennideyarimnenni.mp3[/mp3]
Eski aşklar hala var mı sahi …
Sevdiği fakir genç uğruna hala herşeyi terkedebilen ve herşeye katlanmayı göze alabilenler var mı hala …
Aşkları öldürüyorlar be Mesudum .
Öldürüyorlar …
Vardır be Tekin abi…
Aşk ölmedi ya…
gerçek aşk elbet devam ediyor ve edecekte.. ama günümüzde maalesef çoğu aşk/lar ucuzluk pazarında sergilenir oldu.. flört;gayri meşru birliktelik,günümüz insanın vicdan rahatlatma operasyonun diğer adı oldu.. kısa,günü birlik ilişki edebsizlikleri,edeb çercevesinde halka sunuldu(yutturuldu).. insan bedeni ruhtan arındırılmış bir cinsel cazibe merkezine dönüştürüldü.. cinsellikle tatmin olmayan gençlik,kıyımlar-zindanlar ve intiharlar semtini mesken tuttu.. görsel ve yazılı medya patronları para uğruna,nesli kirletilmiş duygulara esir etmekte.. Kirletilmiş duygulara esir olan nasil; yön haritasını magazin programlarında arar oldu.. gerçek aşklarda leyla mevlaya giden yolda basamak olur.. leyla mevlayla değer bulur.. mevlasız leyla ucuzluk pazarında alıcı bulur.. Kirletilmiş Duyguların Semtimize uğramaması duasıyla.. (içimden geldiği gibi döküldü kelimeler.. kusurum olduysa aff ola..)
Üstad! Lal oldum vesselam!
Ve aleykum selam.. gönlümün feryadıydı bu azizim.. dua ile..
Uzak bir ülkede yaşayan yoksul bir kızı anlatıyor masal…
Kızcağızın yemek yemeye parası yokmuş ama, birbirinden renkli, hazinelerce bereketli düşleri varmış… Günlerden bir gün, hayal tacirleri dört bir yana ilanlar asıp, düşlerini satacak olanlara servet vaadetmeye başlamışlar.Günlerce düşünmüş küçük kız: Bir yanda açlıktan yorgun düşen dizleri, öte yanda ruhunu yıllardır besleyen düşleri…Açlığı ağır basmış. Götürüp satmış düşlerini; anlatmış birer birer…O gece korkunç bir karanlıkta uyanmış. Düşsüz gecelerin ürpertici ıssızlığında salınmış ruhu…Sabah erkenden koşup, düşlerini geri istemiş hayal tacirlerinden… Ama nafile.”Artık düşlerin yok” demiş hayal tacirleri… “Onları sattık ve yeni sahipleri çoktan gerçekleştirdiler bile…”