"Enter"a basıp içeriğe geçin

Ay: Ekim 2007

Roman…

Şimdi herşey daha güzel değilmi?
O aynı anda aynı yere bakıp “bir” olmaların hiç bir önemide yoktu nede olsa değilmi? Aynı anda söze başlamaların.. Geceleri beraberce göz yummaların.. Konuşmadan; duruşundan bakışımdan gülüşümden anlamalarının hiç bir önemi yok değil mi.. Şimdi herşey daha güzel değilmi?  Herşey daha serbest herşey daha boş.. Çok şeyde istemiyordum oysa.. İşte geldik gidiyoruz dünyası… Ufak bir evim yanımda sen karnımın doyacağı kadar rızık.. İnan o ufak ev öyle güzel dolacaktıki sevgimle kaybolacaktık beraber… O ufak evi senin Nur’un la aydınlatacaktım geceleri.. Çok güzel çok temiz çok saf hayallerim vardı..

Sonbahar…

Sonbaharı hep sevmişimdir.. Belkide doğum günüm Eylül ayında ondandır.. Yada Sonbaharda öleceğim.. Sonbahar sanki dertlerimle geçmişimle buluştuğum bir mevsim her yer sarı hava soğuk sen yine yoksun.. Sensiz gece olan gündüze düşman ben..

Ölümüne Sevsem Bile, Güle Güle…

“İnsanların birbirini tanıması için en iyi zaman, ayrılmalarına en yakın zamandır.” , der Dostoyevski… Veda acısı , kabuğunu soyar insanın; yıldızını kazıyıp çırılçıplak ortaya serer. Birlikteliğin örttüğü tüm kusurları ayrılık sergiler. Bir ayrılık arifesinde helalleşilir ve o an hakiki tabiatlarıyla yüzleşilir. “ÖLENE KADAR” diye söz verilmiştir , ama “ÖLÜM YOLUNDA” başka tercihler belirmiştir. Kararsız prensesin vicdanı azap çekerken yedi cücelerin somurtkanı “AKLINI BAŞINA AL” diye fısıldar kulağına; haytası ise “KALBİNİN SESİNİ DİNLE” diye çekiştirir eteğinden.