"Enter"a basıp içeriğe geçin

Sendenkalan.Net // Senden Kalan Ne Varsa Yazılar

Ayrılık

İşte böyleyim ben…

Yanımdayken bağırır, çağırır, sitem eder, kızar, küserim ama bir dakika uzağıma gidince böyle olurum…

Yanımda bilmiyormuş, sıkılıyormuş gibi durur, gözümün önünden kaybolduğun an feryad figan ederim…

O Güzel gözlerini, o nurani yüzünü, o sıcak sesini hep duyabilmenin verdiği garanticilik ve rahatlıkla sana her daim ulaşabilmenin verdiği ferahlıkla hep başka şeylerle meşgul oladururdum… Seni hep sonra’lara mahkum ettim çoğu zaman… ‘ Şimdi mi anladın? ‘ deme sakın, napayım bende böyleyim işte ötelere, uzaklara, bam başka diyarlara gittiğinde anlıyormuş insan kıymeti. Demek bir uçak bu kadar acımasız bu kadar insafsız bu kadar duygusuzmuş. O işlerini yaptığım severek oynadığım, çizdiğim, kurcaladığım uçaklar demek aslında birer canavarmış şimdi anladım. Bunları neden yazıyorum diye de sorma sakın bana, bu ayrılık gözyaşı olmadan güzel durmazdı bizde, sadece bil istiyorum…

NANKÖR!

Nankörsün! Herşeye körsün!

Herşey güzelken, iyi giderken, hani hep gülüyorsun ya hep öyleyken Rab’bini görmüyorsun! Köreliyorsun. Nanköre benzemiyor nankörün ta kendisi oluyorsun. Bahçendeki çiçekler hep açacak hep bahar olacak sanıyorsun. Hep kuşlar ötecek, hep tahtım bakii kalacak zannediyorsun. Aş’ın sıcakken hamd etmediğin Rab’bini Aş’ına katık bulamadığında hatırlıyorsun.

Söz!

Söz…
Söz veriyorum bu yazımı diğerleri gibi göz yaşları içinde yazmayacağım sana.  Olabildiğince sakin, sessiz ve sukunetli olmaya çalışacağım. Diğerleri gibi gözlerimin bulanıklığı yüzünden imla hatası da yapmamaya çalışacağım.

Söz…
Sana ilk gün o İstanbul’un eşsiz güzelliği ile başlayıp bu gün yanıbaşımda kaniatın tüm güzelliklerini barındıran ellerini izleyişim ile devam eden Söz’ümü tutuyorum… Sana , kendime ve Rab’bime verdiğim en mühim sözlerden olan  bu Söz’ü hakkı ile tutmaya gayret ediyorum. Ama bir yerde hata yaparsam şayet affet, duramıyorum! Titriyor, gözlerim kararıyor, içim sığmıyor, dudaklarım kitleniyor seni yanımda düşününce. Düşünsene, burdasın ve ben seni her uykuya dalışında sessiz sedasız izleme şansını yakalayacağım… Seni o kadar seviyorum ki kıyamıyorum! Sevmek bu kadar acımı bilemiyorum, seni Annen’den, Baban’dan nasıl koparıp alırım bilemiyorum. Senin onlardan uzakta kaldığında bir saniye bile üzülmene dayanamıyorum…

yanımdaki hasretim

Öyle diplere düşmüş, öyle serseri, öyle sessiz, öyle fakir bir halde dolanırken birden ışıkları yaktın!… Sen geldin, geldin ama yanında büyük bir ateşide bana getirdin. Hoşgeldin, safalar getirdin ama ateşini nedeng getirdin? Üzülme sana sitem etmiyorum, sitemim yalnızca ateşine, o bakışlarındaki kor alevlere, o gülüşündeki alevlerin sıcaklığına, o duruşundaki közlere, o son sözlerdeki kıvılcımlara, o adanmışlığındaki alevlere… Güzel Meleğim, Cennet misalim, Sevgilim… Beni affet, beni her gün her saniye affetmeni istiyorum senden. Farkındayım yazdıklarımı okurken hep korkutuyorum sözlerimle seni ama korkma! Beni affetmeni isteyişim bir hatadan ötürü değil yalnızca bu safa bu temiz bu parıldayan gözlerini hak etmeyişimden.