"Enter"a basıp içeriğe geçin

Ay: Aralık 2011

NANKÖR!

Nankörsün! Herşeye körsün!

Herşey güzelken, iyi giderken, hani hep gülüyorsun ya hep öyleyken Rab’bini görmüyorsun! Köreliyorsun. Nanköre benzemiyor nankörün ta kendisi oluyorsun. Bahçendeki çiçekler hep açacak hep bahar olacak sanıyorsun. Hep kuşlar ötecek, hep tahtım bakii kalacak zannediyorsun. Aş’ın sıcakken hamd etmediğin Rab’bini Aş’ına katık bulamadığında hatırlıyorsun.

Söz!

Söz…
Söz veriyorum bu yazımı diğerleri gibi göz yaşları içinde yazmayacağım sana.  Olabildiğince sakin, sessiz ve sukunetli olmaya çalışacağım. Diğerleri gibi gözlerimin bulanıklığı yüzünden imla hatası da yapmamaya çalışacağım.

Söz…
Sana ilk gün o İstanbul’un eşsiz güzelliği ile başlayıp bu gün yanıbaşımda kaniatın tüm güzelliklerini barındıran ellerini izleyişim ile devam eden Söz’ümü tutuyorum… Sana , kendime ve Rab’bime verdiğim en mühim sözlerden olan  bu Söz’ü hakkı ile tutmaya gayret ediyorum. Ama bir yerde hata yaparsam şayet affet, duramıyorum! Titriyor, gözlerim kararıyor, içim sığmıyor, dudaklarım kitleniyor seni yanımda düşününce. Düşünsene, burdasın ve ben seni her uykuya dalışında sessiz sedasız izleme şansını yakalayacağım… Seni o kadar seviyorum ki kıyamıyorum! Sevmek bu kadar acımı bilemiyorum, seni Annen’den, Baban’dan nasıl koparıp alırım bilemiyorum. Senin onlardan uzakta kaldığında bir saniye bile üzülmene dayanamıyorum…