"Enter"a basıp içeriğe geçin

Ay: Ocak 2010

Bir alkoliğin anıları

Eyüp Sultan’ımın o güzel bahar gününde mışıl mışıl gezerken semtimi malum kitap çadırına yine gözüm takılıverdi daldım içeruya… Bir dünya kitap… Her çeşit var…  Tasavvuf üzerine çokca kitap okudum dedim kendime, kendimi bilmezcesine. Okuduğum üç beş kitabı “çok” diye nitelendirdiğim için kendime güzelce bir fırçada atıverdim oracıkda…

Az ilerde Dünya Klasikleri vardı… Hani şöyle değişik bir şey olsun madem diyordum ya bu kitap ilişti gözüme! Başlık gayet güzeldi, “Bir alkoliğin anıları”! Kötü alışkanlığım olmadığını düşünüyorum kendimce hani ana hatlara bakarsak sigara, içki Allah korusun içmiyorum e tabi osmanlıdan kalmadır diye kendimizi kandırdığımız nargilemizi saymazsak ama çevremde ekseriyetle kötü alışkanlık pençesinde arkadaşım, eşim, dostum bulunur. Hele hele Alkol benim bu hayatta tiksindiğim ve insanlara kötülüğü çokca dokunan en berbat alışkanlıktır. Kitabı birazda bu nedenle aldım…

Önsözü okuduğumda dehşetlere kapıldım meğer kitap, yazarı olan Jack London’ı anlatıyormuş yani alkolik bilakis yazarın kendisiymiş. Yanlış bilmiyorsam Amerikalı bu yazar bu kitabı tamamlayamadan “Alköl” nedeni ile ölüvermiş…

SANDIKLARIMDA…

Acılar korkutmasın seni… Elbette acıyacağız, sızlayacak yüreklerimiz… Üzülmeden asla mutlu olamayacağımızı anla… Korkmalıyız! Cehennem ateşinden nasıl korkuyorsak öyle korkmalıyız kaybetmekten… Kaybetmek fiiline maruz kalmaması için öznelerimiz, tüm kelimelerimizi dikkatli kurmalıyız… Ara sıra susmalıyız evet ama asla kusmamalıyız. Zehir bile dolsa bu fani cehremiz şerbet sayıp eyvallah etmeliyiz…

sevgilim kalk, kudüs’e gidelim…

Bazı şehirleri özlemek, tek gözlü bir odaya toplaşıp, annenin yaptığı sıcak tarhana çorbasıyla ısınmayı özlemek gibidir.

O şehirlerin sokakları, annenin ellerine benzer. Ağrıdan çatlayacak gibi duran alnını okşar durur gecenin bir yarısında. Annelerin duası varsa, şehirlerin de duası vardır mırıldanıp durduğu.

Bu baş ağrılarım beni öldürecek biliyor musun?
Kalk Kudüs’e gidelim..
Allah şehrine gidelim. Allah bizi gözetsin, korusun, kollasın Kudüs hatırına. Kalbimizin ağrısı, başımızın ağrısı, ruhumuzun ağrısı hafiflesin şehre yaklaştıkça.
Tarhana çorbası içer gibi içimize çekelim, gökyüzünde yaratılıp yeryüzüne indirilen bu şehrin sokaklarını. Kudüs’ün bulutlarından tespih yapıp “subhanallah” çekelim.