Seni tanıdığım günden beri boğazıma düğümlenen seslerin, kelimelere dökümüdür, uzun süren bir sessizliğin harflere dönüşüdür, hiç bir araya gelmeyen kelimelerin ilk buluşmasıdır… “Artık biliyorum ki mutluluk diye bir şey var” cümlesinin uzatılmış halidir.
Etrafında dolaşırken yeryüzü melekleri, kapıyor insan gözlerini, benim seni ilk gördüğüm anda kapadığım gibi. Fakat yedi kat demir sandıkta aransa da sevgi, bazen bir kelimede bazen bir harfte saklıymış gizi.
Hayatın ışıklı sahnesinde, toz tutmuş kalbimi, bir sözünle, bir kelimenle, bir harfinle tekrar canlandırdın. Bugün, en güneş yüzü görmemiş duygularla, yaklaşmaktan korkan bir ruh haliyle, cesaretin naiflikle değiştirildiği bir psikolojide, sadece geçip gitmek istiyorum hayatından…
Sana her sarıldığımda, yeniden hissediyorum, “artık biliyorum ki mutluluk diye bir şey var”. Bu cümleyi defalarca söyleyebilmek için, senin o ipekten bir köşke benzeyen kalbinde yaşayabilmek için, sana yeniden sarılabilmek için “tüm zamanlardan bağımsız” “bir hayata bedel” an’ları yaşamak için bir kez daha gelebilirim bu dünyaya.