Düşün! Bak etrafa her şey Lisan-ı Hal ile Bismillah diyor
Sevin! Uç havaya yüreğin ölmemiş Tövbe Estağfirullah diyor…
Mes’ud
Hüsn-i Meşk & Fotoğraf : Mes’ud
Maaşallah
[mp3 autostart=”true” repeat=”true”]http://umutrehberi.tasavvufi.com/mestmp3/sazeserleri/gulbahcesi.mp3[/mp3]
BEDİÜZZAMAN SAİD NURSÎ ‘Besmelenin Sırlarını’ açıklarken, Birinci Sır’da, gözlerden kaçan çok önemli bir inceliğe dikkat çeker. O da Besmele’de yer alan, Allah, Rahmân ve Rahîm isimlerinin hem mânâları, hem de diziliş sıralarıyla ortaya koydukları ince ve derin sır.
Allah ismi, bütün İlâhî isimleri ve sıfatları içine almaktadır. Rahmân, “bütün canlılara merhamet ederek onların rızıklarını veren ve her türlü ihtiyaçlarını gören,” mânâsına gelir. Rahîm ise, “Allah’ın, mü’minleri lütfuyla cennete, kâfirleri adliyle cehenneme koymasını” ifade eder.
“Yukarıdan nüzul ile” ifadesini, insana göre yukarı olan sema tabakaları ve topyekûn varlık âlemi şeklinde anlamamız gerekir. Yani, Allah, “arşı ve kürsisiyle, âlem-i misali ve levh-i mahfuzuyla, semasıyla, arzıyla, cennet ve cehennemiyle” bütün âlemleri yaratmış, tanzim etmiştir ve bütün sıfat ve isimleriyle onlardaki tasarrufunu ve tecellisini devam ettirmektedir.
Allah ismi, bizi bütün âlemlerdeki isim ve sıfat tecellilerinde gezdirirken, Rahmân ismi, nazarımızı arza, yeryüzüne indirir. Rahîm ismi ise, yeryüzündeki canlılar içerisinde imtihana tâbi tutulan ve böylece cennet yahut cehenneme aday olan insan türüne dikkatimizi çeker.
İşte, ‘nüzul’ kelimesi bu mânâları ders verir.
Besmelede ders verilen İlâhî tasarruf ve icraat sırası, bu tecellilerin düşünülmesinde değişiklik gösterir. Tefekkür en son isimden başlar ve ilk isme doğru ilerler. Yani, insan bu İlâhî icraatları ve onlardaki rahmet tecellilerini düşünürken, tefekkürüne önce kendi nefsinden başlayacak, Rahîm isminin kendi varlığındaki rahmet cilvelerine nazar edecektir.
İnsan mahiyeti o şekilde takdir edilmiştir ki, ondaki istidat ve kabiliyetler ebedî bir âlemi meyve vermektedir.
Cennet ve cehennemim çekirdeği insan mahiyetidir.
Teklifi kabul eden, emir ve yasaklara muhatap olan insan mahiyetidir.
Organların birbiriyle ilgilerinden, ruhtaki hislerin ve duyguların yardımlaşmalarına kadar her şeyin Allah’ın rahmetiyle gerçekleştiğinin şuurunda olan, işte bu insan mahiyetidir.
Kendini böylece değerlendiren insan, daha sonra tefekkürünü geniş dairelere yönlendirir. Çevresini kuşatan hayvanlar ve bitkiler âlemindeki İlâhî rahmet ve inayetlere nazar eder.
Yer küresindeki bu fikrî seyahatini bitirmiş olarak semalara geçer; tâ âlem-i misâle, levh-i mahfuza, arşa kadar bütün varlık âlemindeki İlâhî terbiyeleri, icraatları düşünür. Böylece insanlık mahiyetini yerinde kullanmakla insanî arşa çıkmış, yani insanlığın en ileri derecelerine yükselmiş olur.
Böyle bir insandaki insanlık mahiyeti, bir cennet meyvesi verecek, aksi halde bu ulvî mahiyet, cehenneme tohum olacaktır.
Muhteşemm
GERÇEKTEN SİTENİZE BAYILDIM ÇOK GÜZEL ANLAMLI ŞEYLER YAZIYO ALLAH HERKEZE KOLAYLIK WERSİN WE DAİMA İYİLİKLER TÜM İNSANLARI BULSUN ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM BÖLE Bİ SİTE İÇİN:):):)