İşte yine aynı nokta yine aynı husus konumuz garip mahluk İnsan ve Onun şifası Hastalık. Ben çok bencil ve kendini bilmez bir Kul’um. Elim, ayağım, gözüm, kulağım der dururum halbu ki bunların bir sahibi var O’nu hep unuturum. Şimdi bu duyan kulaklarım duymasa? Veya bu gözler alemi bir daha görmese deliririm belkide… İnsan sahip olduğunun kıymetini ancak kaybettiğinde anlayabiliyor.Şimdi bir iş daha varki alemde çözülmesi ve anlaşılması çok mühim ve bir o kadar da zordur. Buda "Hastalık" adı verilen imtihandır. Çeşit çeşit tir… Kiminin başı ağrır, kimin gözü görmez… İşte bu meşakat içinde bir büyük Sırrı Bürhan vardır! O da Hak’kın Hasta olan zat-ı kişiyi kaileye alarak imhitan etmesidir. Bu çok mühimdir şimdi bir hasta "Bak ne güzel… Allah beni adam yerine koyduda hasta etti beni sınıyor" dese cennet kapılarının kaçı ardı ardına açılır bilemem… Kul olmak çok güzel çok huzurlu bir iş vesselam! Lakin hususun bir ufak ayrıntısı vardır ki o da şudur; Kul olmak yalnızca iyi halde güzel olmamalı… Hastalık dada Allah’ım demeli Kul! Demeliki Tebessüm etsin ya Rabb! İşte hastalık meselesi bir Kul için bu kadar kısa… Dert türlü türlü fakat (1)Büyük dert yoktur! Derdini büyüten vardır! Bir saniye sonrasının garantisi olmayan bu fanii alemi bu kadar kaileye almaya şahsen luzum görmüyorum… Elbet yaşamak güzel.. Yar, yaren, Ana, Baba, Çocuk elbet güzel bunlar lakin fanii… İnsan fanii olan hiçbir şey ile doyamaz! Bu böyledir değişemez. Aç kapıları ya Rabb! Al bizide dergahına… Hastayız ya Rabb hasta… Ama ne acısını yaşıyoruz bu hastalığın ne yarasını açıyoruz gönüllerde…! Aç kapıları Allah’ım bu toprak da secdem yetmiyor bana ben dizinin dibinde varmak istiyorum secdeme…! Ya Rab affet bizi… Hastayız biz Allah’ım! Hastayız ya… İlacı ancak toprak dır bu hastalığın. Yazı: Mesut ÇELİK Fotoğraf: http://nurrr.deviantart.com/art/hospital6-51951998 Alıntı (1): Hekimoğlu İsmail
SendenKalan Kalan Ne Varsa
Bir hastalık var bizde adını zaman zaman bizim bile unuttuğumuz, bir kelime ki o manası Allah katında büyük ama bize zor gelen… Ne mi o kelime? Şükür.. Hastalığın künyesi ise şükürsüzlük.. Günde kaç defa şükür ederiz? Belki hiç, belki çok.. Bunu Yaradandan başkası bilemez elbette ama her hastalığa, her sıkıntıya da birebirdir şükür etmek.
Ya Rabbi! Bana verdiğin ya da vereceğin her türlü güzelliğin yanında, yaşayacağım belki de uzun sürecek sıkıntılarım, dertlerim içinde şükürler olsun…
Bol şükürlü günlere..
Herzamanki gibi gene çok güzel yazmışsıznız . Alıntı yaptığınız yazarın kitabının ismi ne acaba ?
Rabbim Her daim yar ve yardımcınız olsun…
Amin… Hepimizin…
Hastayız biz….
Ruhlarımız hasta….
Maneviyat hasta….
Kendi kendimizin katiliyiz belki de…
Hastayız biz hasta….
Canım kardeşim…Ne denir ki sana…Benim gönlüm de kelimler yetersizdir…Karşımda duran sen olunca….
Canan Ablam…
Hastayız biz diyorsun… Ama unutma! Hastalığı veren Allah şifasınıda vermiştir bize Şifa aramak şifa dilenmek düşer…
Az evvel radyo da dinledim Rusya’da 23 yaşında bir genç “çaresi olmayan bir hastalığa” yakalanmış… Rusya başbakanından Ötenazi (idam iğnesi, iğne yapıldıkdan bir süre sonra İnsan yavaş yavaş ölüyor) istiyor.. Başbakan da hali ile reddediyor bunun üzerine genç intihar ediyor.
Ben bu haberi dinlerken Secde edesim geldi ve dedim ki kendi kendime Çok şükür ki Müslümanız! Bizde çaresiz hastalık yok çünkü Tıp ölecek diyor varsın desin… Bizim bildiğimiz bir şey var…
Bizi Allah yaşatıyor..
Hürmet ler Ablacım…
”Büyük dert yoktur! Derdini büyüten vardır!”
Nefsim itiraz etmeye yeltenirken; kalbim birden Saadet asrı olmasına rağmen çekilen çilelerin büyüklüğünü hatırlıyor;susuyorum..
Aleyhisselâtu vesselâm efendimiz buyurmuyor mu : ”Hiçbir nebi benim çektiğim çileye maruz kalmadı”,diye..Ki nebi kelimesi geçiyor,onların dahi ne çok derdi olduğunu biliyoruz az-çok..Ve yine biliyoruz ki ; kişinin maneviyatının çokluğunca çoktur derdi,çilesi..Sabreden kazanmış..
”Aç kapıları ya Rabb! Al bizide dergahına… Hastayız ya Rabb hasta… Ama ne acısını yaşıyoruz bu hastalığın ne yarasını açıyoruz gönüllerde…! Aç kapıları Allah’ım bu toprak da secdem yetmiyor bana ben dizinin dibinde varmak istiyorum secdeme…!
Ya Rab affet bizi…
Hastayız biz Allah’ım!
Hastayız ya…
İlacı ancak toprak dır bu hastalığın.”
Toprak bereketi bir başkadır,başkadır da toprağa yüzümüzü sürmeden şifa bulma gayreti içerisinde olanlardan eylesin Rabbimiz.. Hastayız.. Hem de çok hasta..Ruhumuz hasta.. Kalbimiz.. Nefsi isteklerimizi karşılamakta gecikmediğimizden gayet afiyette belki bedenlerimiz ama ya ruhumuz..Zikirden,Rabıtadan kısacası ibadetten gafil düşürüp de gıdasını müzikten alacağını zannettiğimiz zavallı ruhlarımız……..
Yüreğiniz dert görmesin ve razı olsun sözlerinizden..ve sonsuz âmin yapılan dualara..
rabbim maddi ve manevi tüm hastalıklarımıza sağlık ve afiyet versin..
Elife kardeş…
Mübarek İnsan…
“Zikirden,Rabıtadan kısacası ibadetten gafil düşürüp de gıdasını müzikten alacağını zannettiğimiz zavallı ruhlarımız……..”
Ne güzel yazmışsın…
Sen böyle yazdıkca benim sana Dua edesim geliyor…
Allah seni Nur yataklarında hasta etsin İnşaallah…
Selametle…
Duadan nasiptâr eyleyen Rabbim,mübarek eylesin ve hak etmeyi nasip eylesin bu sözleri..Ayırmasın siz mübarekleri de,manevi doktorların kapısından.. Abdulkadir Geylani hz.leri düşüyor aklıma.. Bize o’nun manevi doktorumuz söylendi hep.. O mübareklerin evradından,ezkârından ayrılmadıktan sonra elbette şifa gelecektir ŞAFİ (c.c)olandan..
ne güzel dualar ediyorsunuz.. Rabbim sizden razı olsun.. Duâ edenlerinizi çoğaltsın .. ve duâ ettiklerinizi..
Rahmani geceler..