Bazı insanlar yirmi yaşında ölür ama seksen yaşında gömülür demiş bir ustamız. Hayat denen bu filmde herkes kendine bir rol seçiyor ya da hiç bir rol kabul etmeyenler öylesine yaşayıp gömülecekleri zamanı bekliyor. Hayat denilen şeyin ne olduğuna dair fikirler genel olarak maalesef para pul makam mevki ve ego savaşlarından öteye geçmiyor genelde.
Hayat denen bu kısa yolda mutsuz olmaya vaktimiz yok. Ne kazandığımız para, ne halimiz, ne durumumuz bizi üzüntü alemine daldırmamalı. Bu hayat her gün bitiyor. Uyuyorsun ve hayatın bitiyor. Kalktığında hiç bir şey olmamış gibi sanki kalkmak ve yeni güne başlamak olması gerekenmiş gibi davranarak neyi ima ediyorsun? Sen yoksun. Şimdi bu yazıyı okurken varsan da bir sonraki yazımı okuma garantisi yok senin elinde. Ha afedersiniz ben şimdi bu yazıyı yazdımsada bir sonraki yazıyı yazıp yazamayacağım alın yazımdır. Hal böyleyken üzmeyin kendinizi de, sevdiğinize de, sevenleri de. Şu kısa bant kaydında elinden gelen tek şey gönül yapmak olmalı. Gönülleri kıran sözleri gömelim gitsin. Gönülleri kıranları görmeyelim bile.
Çok kısa bu hayat be. Hazır vakit varken Aşık olmak lazım. Son nefesine geldiğinde kıymet bilmek yerine vakit varken kıymet bilmek lazım. Bu hayatı paldır küldür yaşamak yerine sakince bir köşede sevdiğinin gülümsemesini hayal ederek mutlu olmak lazım. Kavuşmanın adı pişmanlıktır, ayrı iken inadına bin defa binbir defa aşık olup oturup sayfa sayfa onunla konuşmak lazım gelir. İlla gönlüne giren bir edalı sultandan bahsetmiyorum. Köyde yalnız kalmış dedene, hastanedeki babana, halinden bir türlü anlamayan o taş kalpliye, kalbi bir senin için çarpan anacağına, ulan bunuda mı yapacaktın be dediğin en yakın dostuna, söylemek istediğin ama bir türlü iki kelimeyi bir araya getirip söyleyemediğin sevdiceğine, kim bilir belki de cennetin kapısının anahtarını ellerinde tutan küçük kızına… Yaz be güzel kardeşim. İçini dökebildiğin kadar varsın, içine gömebildiğin kadarda yoksun. Ben yokum diyorsan da ona benim aklım ermez affet.
Biliyorum feryadın figanın dağları inletir ama hele bi dur bakalım. Koyunların karnı doysun, tavukları kümesine alalım, çaydanlığıda ocağa koyalım vakitte şöyle bir gece olsun sonra varsa dökecek göz yaşımız o zaman tekrar konuşuruz.
–
Hak cihana doludur,
Kimseler Hakkı bilmez
O’nu sen senden iste,
O senden ayrı olmaz
Dünyaya gelen geçer,
Bir bir şerbetin içer
Bu bir köprüdür geçer,
Cahiller onu bilmez
Gelin tanış olalım,
İşin kolayın tutalım
Sevelim sevilelim,
Dünya kimseye kalmaz
Yunus sözün anlar isen,
Mani’sini dinler isen
Sana iyi dirlik gerek,
Bunda kimseler kalmaz
Yunus
–
Müzik: Erdem Ergün – Edalı Sultan | iTunes: https://goo.gl/MliQlM
Fotoğraf: fakir, virane
İlk Yorumu Siz Yapın