"Enter"a basıp içeriğe geçin

Ay: Mayıs 2009

Bekleyişler… Bekleyişler… Bekleyişler…

Sana da bağışlayan, çokca bağışlayan, hep bağışlayan Rab’bimin adıyla başlamak istiyorum Ey İsimsiz Sevgilim… At artık adımını atki Hira dinginliğine dönüşsün ortalık…

Biz her şeye, esirgeyen ve bağışlayan, çokça esirgeyen ve çokça bağışlayan, hep esirgeyen ve hep bağışlayan Rabbin adıyla başlayan adamlarız anna.
Büyücülerin, haramilerin, borsacıların, reklamcıların, korsanların, işgalcilerin, bankacıların elinden kurtulmamız da bundan.

Bismillahirrahmanirrahim

Göremiyorum seni… Gözümle bile seçemediğim sen nasıl oluyorda o binbir toprak parçasını bir şehit cesaretinde yararak geçebiliyorsun! Nesin sen! Nasıl oluyorda bin bir mahlukat toprak altında uyurken sen dim dik ve yem yeşil, bir saç kılı kadar cüssenle sema’ya uzanmaya çalışıyorsun? Kim var senin ardındada sana bu gücü, kuvveti veriyor görüyorum ki sen elle tutulamayacak

Mutlaka sure-i ve’l asr’ı okurmuş, bu neden?..

Sıradan günler bir biri ile yarışırken artık bu yarışa bir son verme zamanı geldiğini düşündüğüm bir vakitte gözümü seher vakti beş elli de o ölümün küçük kardeşi, bitmek tükenmek bilmeyen uykudan açtım… Güneş çoktan mesaisine başlamış tüm mevcudat bin bir hal ile tesbihata koyulmuştu. Ben ise gözleri yarı uykulu olan biteni seyre daldım…

Uzun zamandır görüşemediğim dostlarla görüşemediğimiz sürenin binde biri kadar bile bir vakit sürmeyecek zaman diliminde hasbihal eyledik… İyi de geldi hani… Çok uzun sürmesede sevdiğim İnsanları görmek mutlu olmama kafii geliyor bazen…

Hüsran

Ben böyle bakıp durmayacaktım, dili bağlı,
İslam’ı uyandırmak için haykıracaktım.
Gür hisli, gür imanlı beyinler coşar ancak,
Ben zaten uzun boylu düşünmekten uzaktım!
Haykır! ‘Kime, lakin? Hani sahibleri yurdun?