Başı sonu belli olmayan, sürekli aradığımız ama bir türlü bulamadığımız, fıtraten yol üzerine olduğumuzu unutup sürekli beslediğimiz, duyguların düşüncelerin hiç sayıldığı bu manasız alemde bir gün daha geçti.
Babam öldü. İlk günler başınız sağolsun diyenlere sağol derken sadece sağ… diyebildiğim sonrasına gözyaşlarımı dizdiğim yangın şimdilerde küllerini bıraktı. Okumaya Devam…
Kimseye anlatamadığım, kimsenin anlamadığı hal tam olarak bu… Acele etme diyorlar bana hep… Sığmıyorum, acelem ondan. Bende sığar iki cihân ben bu cihâna sığmazam…
BENDE SIĞAR İKİ CİHAN
Bende sığar iki cihân ben bu cihâna sığmazam
Cevher-i lâmekân benim kevn ü mekâna sığmazam
Kevn ü mekândır âyetim zâta gider bidâyetim
Sen bu nişân ile beni bil ki nişâne sığmazam
Kimse gümân ü zann ile olmadı Hakk ile biliş
Hakkı bilen bilir ki ben zann ü gümâna sığmazam Okumaya Devam…
Bir nehir kenarında sessizce oturup dup duru suyu izler gibi öylece bekliyorum. Ne bir şey yapmak gelir içimden, ne de bir şey konuşmak. Takvim yapraklarından bi haber olan ben, tek tek günleri sayar oldum. Saatin ne mühim şey olduğunu, özlem işin içine girince tüm saatlerin bozulduğunu yeni fark ettim. Gerçekten özlemeyeli uzun süre olmuş. Aşkın bir çok tarifi var kitaplarda seç beğen uygula.