Nurullah Genç’in ‘Siyah gözlerine beni de götür’ şiirini dinleyince olan oldu. Karanlık sokaklarda seni arıyorumSorsalar adımı inan bilmiyorumHerkes gidiyor ben kalıyorumMerhamet sevgilim beni de götür…
SendenKalan Kalan Ne Varsa
Nurullah Genç’in ‘Siyah gözlerine beni de götür’ şiirini dinleyince olan oldu. Karanlık sokaklarda seni arıyorumSorsalar adımı inan bilmiyorumHerkes gidiyor ben kalıyorumMerhamet sevgilim beni de götür…
Eyleyen uşşâk-ı şeydâ dâimâ
Tal’atındır yâ Resûlallah senin
Derd ile âh ettiren subh u mesâ
Hasretindir yâ Resûlallah senin!
Seneler gelip geçerken, günlerin, saatlerin hatta dakikaların kıymetini bilemedik… Ağladık, güldük, sevindik, üzüldük… Olup biten ne varsa sanki olması gerekmiş gibi hiçe saydık… Yanımda olduğun süre boyunca hep erteledim ne varsa… Yarın dedim, sonra dedim, bakarız dedim. Yarın da olmadı sonra da… Hep kaldı, hep yarım kaldı tüm kalanlar, sendenkalanlar hep içimde bir yara oldu.
Bitmez dediğimiz geceler, doğmaz dediğimiz ne güneşler doğdu… Bir nefes alıp vermeyi yaşamak sanananların yanında kendimizi ifade etmenin verdiği sıkıntıyla geçen günleri saymaktan matematikten soğuduk. Varlık sebebimizi düşünürken yanımızdaki futbol muhabbetlerine maruz kalarak geldiğimiz ama uğramadığımız dünya hakkında pek derin düşüncelere daldık. Hayat denilen meşgalede tam olarak ne yapmamız gerektiğine dair bir fikrimizin olmadığından kah güldük kah ağladık yeri geldi saçmaladık, aslına bakarsan azizim genellikle saçmaladık. Müzik denilen kutsal kitabenin ne demek olduğundan habersiz, gönül kelimesini lügatına almamış kaba saba insanların yaşadığı yerlerde vakti tüketmenin ötesinde pek bir icraatimiz olamadı maalesef.