Hocam,
Çok uzun zaman olmadı aslında seni tanıyalı… Bir sene bile değil hani şu takvim bağbında 365 günün bir araya geldiği gün yığını kadar… Ama seni bu kısa sürede o kadar çok sevdimki çok konuşuyorsun diye sana “Hocaam” bile dediğimde sen bana hep tebessümane, şefkatle baktın… Seni sevdim hocam… Aramızdaki o Üstad, Talebe ilişkisi o kadar güzeldi ki ingilizce denen o sevimsiz dili sırf bu ülkede insanlar bir şeylerin farkına varsın “biz” hep birlikte harekete geçelim diye bana harf harf öğretmeye çalışıyordun… Ümitliydin benden… Üniversite okumam için beni geceler boyu ikna etmeye çalışırdın… “Okumalısın! Kendin için değil ülke için okumalısın sizin gibiler okumazsa kimler okurda başımıza gelir düşün” derdin… Haklıydın hocam… Sana o en sevineceğin haberi bile veremedim ama… Üniversiteye başlıyorum Zehra Hocam… Hani şu senin beni o sıralarda hayalini kurduğun sıralara dönüyorum… Nasılda seviniyor, nasılda gögsüm kabarıyordu oysa sana bu haberi vermek için… Olmadı hocam… Osmanlıcada öğrenecektik biz… Üstad’ı daha iyi anlayabilmek için daha çok okuyacaktık… Kainat’ı anlayacaktık biz… Ama hep dilimizde olan “Ölüm” bu defa sinemize yerleşti ve seni bu fakirden amansız, zamansız alıverdi… İnan üzülmüyorum. Hazır değilim fakat şimdi çağırsalar koşarım yanına biliyorum ve Mevla’dan niyaz ederim ki şimdi senin etrafında…
Mevla gel dedi hocam… Gitmemek olur mu… Ölüm bu gayrısına sual olunur mu?…
Senden vasiyet bellediğim İngilizceyi öğrenecegim İnşaallah … Ve senin bu gencecik yaşında yürüdüğün yola sen kadar olamasamda ben devam etmeye çalışacağım…
“Ölüm; tabiî bir sona eriş, bir inkıraz, bir kendi kendine tükeniş ve ebedî yok olma değildir. O, bir yer değiştirme, hâl değiştirme, buut değiştirme ve rahmete ermektir. Hatta bir bakıma, her şeyin kendi özüne ve hakikatine intikâl etmesinden ibarettir. Bu itibarla ölüm, hayat kadar cazip; dostlara vuslat kadar sevindirici ve ölümsüzlüğe ermek kadar büyük bir nimettir.”
Ölümse, Gülümse… Bilirim ki gülümsedin ablam… Mekanın cennet ola… Özlüyorum ama tek çare yanına gelene dek sabretmek… Çok şey değişecek İnşaallah ablam… Çok şey…
25 temmuz 2009 günü sabah 08:26’da vahim bir trafik kazasında Zehra Hocamızı, abisini ve gelinlerini kaybettik.
Allah’dan tüm sevenlerine (evvela bu fakire) sabr-ı cemil niyaz ederim.
El Fatiha.
Başın sağolsun. Allah ailesine ve sana sabır ihsan etsin.
Sa inna lillahi ve inna ileyhi râciûn.
Rabbim razı olsun, öyle içten bir yazıydı ki iyi ki Rabbim okumayı bana da nasip etti, güzel insanlar arkalarında güzel dostlar bırakıyor, onları hayırla yâd edenler.. Rabbimiz Zehra ablanızı rahmetiyle ağırlasın, sevenlerine sabr-ı cemîl ihsan eylesin… :(
Hayırla kalın inşallah.
Selametle
Ölümse, Gülümse…