"Enter"a basıp içeriğe geçin

“Açık”ta bırakılmış kadınlar…

Hey Güzel Allah’ım.. Kalbimin en ince damarından geçen her hissi nasıl da bilip karşıma böyle güzel şeyler çıkarıyorsun.. Okurken Dua lar ettiğim çok ama çok güzel bir yazı lütfen.. lütfen baştan sona okuyun ve yorumunuzu yapın..

Kalabalıkta özellikle o dikkat çekiyor. Yakası açık bırakılmış, kolları kısa tutulmuş, eteğinin ucu hayli yukarıdan kesilmiş, beli iyice daraltılmış elbisesi değil dikkat çeken. Elbiseden taşan beden parçaları.. O elbiseyi özenerek seçmiş olmalı. “Üzerinde güzel duracak” demiş olmalılar. “Bana yakışacak” diye umutlanmış olmalı. Ama hoyrat bakışlar, elbiseyi değil, elbiseden arta kalan kısımları süzüyor. Öylesine yok gibi ki elbise hepten çıplak kalmak istediğini haykıran bedenin üzerinde “engel” gibi duruyor. Bedenin tamamlayıcı parçası değil, “fazlalık” gibi görünüyor.

Bakılsın diye oradaydı bedeniyle. Bakıldıkça varolacağına inandırılmıştı. Bir tür bakılma açlığı ile donanmış olmalıydı. Farkında olmadan, diğer gözlerin “nesne”si haline getirilmişti. Öyle bir nesne ki, üzerine bakış düşmediğinde karanlıkta kalıyordu. Gözler üzerinde olmadığında kıymetini kaybettiğini sanıyordu.

Gözlerin kayması için açıkta bırakılmış bir bedene, teşhir etme niyeti de eşlik ederse,-bu niyetle bakılanın gözleri de sizin bakan gözlerinize kilitlenmişse- kendi içinde tutarlı bir sahne seyredersiniz. Seyredilmek isteyen bir ruh ve seyredilen bir beden, birbiriyle yan yana, kardeşçe oturuveriyorlardır: Sorun yok gibidir. Ama çıplak bırakılmış bedene, içindeki ruh başka telaşlar peşinde koştururken gözünüz kaydığında, mağdur edilmiş bir beden buluyorsunuz karşınızda. Uçağa yetişme telaşının sardığı, tatilden dönme hüznünün hükmettiği bir ruhun ardı sıra yürüyen, hâlâ daha plaj kıyafetine takılmış bir beden, gözünüzün önünde, birden bire çıplaklaşıyor, topraklaşıyor, et ve kemik soğukluğuna düşüyor. “Açılmış” değil “açıkta bırakılmış” oluyor.

Onu o çıplaklığa özendiren tüketim mekanizmalarıyla paketlenmiş, onu açıklık içinde utanmaktan alıkoyan ısrarlı teşviklere sarılmış bir cesedi sürüklüyor ardı sıra. Kadın bedeninin özellikle sivriltilmiş bir kaç detayına indirgenmiş bir kişilik sergisine icbar edilmiş, zorlanmış, itilmiş oluyor. Özel bir insan olarak yaratılmış, yüzü özel, duyguları biricik, kalbi bi’tane, varlığı müstesna bir kadını, “her kadın gibi” eyleyen, “herhangi bir kadın” gibi “den den”leştiren, sıradan bir serinin modüler parçası kılan sürecin ucuna yerleşiyor: Kalça hareketleri kadar var olan bir kadın. Göğüs dekoltesi kadar öne çıkan bir kadın. Yüzünden çok belden aşağısı muhatap alınan bir kadın. Kişiliği dişiliğine kilitlenmiş bir kadın.

Mağlup, mağdur, mazlum o. Kendi rızasının şimdi ve burada olması bir şeyi değiştirmiyor. Kendi rızasını iptal eden, kendi iradesini unutturan, utanma duygusunu uykuya yatıran hayli uzunca, karşı konulmaz ve sistemli bir ikna sürecinin kurbanı.. Ara sıra, varlığını hatırlatan o kadınsı irade, o utanç duygusu hiç uzamayacak eteğini refleksif bir hareketle çekiştirtiyorsa da ona; nafile. Bedeni üzerine yapışmış gözleri kabullenen, yaban bakışları evcilleştiren bir çaresizlikle oturduğu yerde oturtuyor onu görünmez bir iktidar. Alnına boncuk boncuk dizilmeye hazırlanan utancını müşfik bir el hareketiyle siliveriyor. Bir anda çıplak olarak yakalandığını hissettiği o nadir şaşkınlık anlarında gözlerini kurnazca kapatıveriyor. Sakinleştiriyor onu, uysallaştırıyor, hırçınlığını gideriyor.
Kendinden uzağa düşürüyor kadını çıplaklık. “Kendine özel”, “sahici” ve “sahih” bakışlar arıyor boşuna. Baştan ilan edilmiş bir sadakatsizlik vardır çıplak bedende.. “Bakan sadece sen değilsin ki bana!” “Ben bütün bakışlara açı(ğı)m.” “Bunca bakanım var benim.” “Sen de kim oluyorsun?” Galip gibi duruyor ama mağlup. Zulmediyor görünüyor ama mazlum. Kadir kıymet bilmiyor ama kadir kıymeti de bilinmiyor. Mağdur ediyorken mağdur ediliyor.

“Açık”ta bırakılmış kadın, sırf şehvet üzerinden tanımlanıyor. “İnsan”da olan ama tümüyle “insan” olmayan bir şehvet üzerinde dikelmeye zorlanıyor. Böylece, “dişi” yanı “kişi” yanına galip getiriliyor. Olan “kişi”ye oluyor. Önce ve hep “insan” olan kadın, bedeninin kıvrımlarına sürgün ediliyor, teninin sığlıklarında hapis tutuluyor. Kadın ruhu, kadın bedeninin altında eziliyor.

Örtünmek, kişiliğini dişiliğinin üstüne koymaktır. Kendini sonsuza saklamaktır. Kadınsı merhameti, kadınsı inceliği, kadınsı zerafeti ipekten tüller ardına saklayıp inci gibi büyütmektir örtünmek. “Tesettürsüzlük nedir?” diye sorsaydınız bana, “Kadının dişiliğini kişiliğinin önüne geçiren her haldir” derdim… Bir “kişilik tutulması”… Bir “kadınlık eklipsi”… Ay tutulur ya hani dünyanın gölgesi üzerine düştü diye. Dişiliğin kişiliği gölgede bırakıp kadın ruhunu gözden kaçırdığı bir tür eklips hali bu.. Saçları kapatmaktan fazlası: Kadın ruhunun bedenle kapatılması…

Senai Demirci // www.fatihiraz.net e teşekkürler..

18 Yorum

  1. ALEV ALEV 14 Eylül 2007

    Bu yazı tüm testtürsüzlere yazılmış ve düşünülmüş ise çok büyük bi terbiyesizliktir bence. Keza onları KİŞİLİKSİZ olarak ifade etmek istemiş. Bu gibi duygular insanın içinden geli. Yazıyı yazanı tanımıyorum ama KENDİ KİŞİLİĞİNİ ÇOK İYİ İFADE ETMİŞ.

    “DERVİŞİN FİKRİ NE İSE ZİKRİDE O OLURMUŞ”

    BENCE MESUTÇUM KARŞINDAKİLERİ İNCİTMİYCEK VE SAYDAM KONULARLA SİTENİ SÜRDÜRMELİSİN. BÖYLE KONULAR İNSANIN AYKIRILAŞTIRILDIĞINI DÜŞÜNDÜRÜR BENDE

  2. Mesut Çelik Mesut Çelik 14 Eylül 2007

    Yanıt “ALEV”;

    Yazıyı “tesettürsüzlere” diye nietelendirmek çok yanlış. Tesettürsüzlük denilen şey yalnızca başın açık olması değildir.. Lütfen kavramları saptırmayın.. Nitekim yazının son kısmındada Sena DEMİRCİ düşüncelerini bu yönde çok güzel ifade etmiş;

    ” “Tesettürsüzlük nedir?” diye sorsaydınız bana, “Kadının dişiliğini kişiliğinin önüne geçiren her haldir” derdim… Bir “kişilik tutulması”… Bir “kadınlık eklipsi”… Ay tutulur ya hani dünyanın gölgesi üzerine düştü diye. Dişiliğin kişiliği gölgede bırakıp kadın ruhunu gözden kaçırdığı bir tür eklips hali bu.. Saçları kapatmaktan fazlası: Kadın ruhunun bedenle kapatılması…”

  3. Sanem Sanem 14 Eylül 2007

    Bence cok guzel bir yazi Allah razı olsun,alev hanıma katılmıyorum buradaki tesettürsüzlük kavramı iffet boyutunda ele alınmış..Sizin vesilenizlede fatihiraz.net gibi çok güzel bir siteyle tanıştım,beni düşünmeye sevketti..

    Muhabbetle

  4. sumisali sumisali 26 Eylül 2007

    Güzel.. ben de Sanem hanıma katılıyorum. Sadece Alev hanımın takıldığı gibi baştakı örtü olayı değil. anlatılmak istenen İFFET olayı. bayanlar bu yazıyı bir erkeğin yazdığını düşünerek hangi hallerde karşı tarafın ne düşünce içine gireceğini planlayarak hareket etmeli. sadece başı kapatmakla yada açmakla bitmiyor tesettür yada tesettürsüzlük.

  5. merve merve 28 Eylül 2007

    BİR İNCİ TANESİ DOKUNULMAMIŞLIĞIN MASUMİYETDİR ÖRTÜNMEK…kanatlanıp uçabilmektir özgürce..

  6. alev alev 2 Ekim 2007

    :) benim yazımda başörtüsü olarak ifade etmedim sadece. Neyse herkes düşüncelerinin genişliği kadar özgürdür.

  7. mrl mrl 11 Ekim 2007

    bir kadına , bedeni için değil kadın olduğu için değil insan olduğu birey olduğu için bakıldığının bir kanıtıdır tesettür. size sokakta yürürken bakan gözlerin bedeniniz için bakmadığını görmek bik kadın için onur verici bir durumdur. bazı insanlar medeniyetin , kalkınmanın çıplaklıkla olabilecek birşey olduğunu savunuyorlar. hatırlatırım afrikada da milyonlarda insan çıplak fakat bulundukarı yerlere medeniyet uğramamıştır bile…

  8. canan canan 19 Ocak 2008

    evet herkez istedigi gibi yasamakta özgür…yalniz bir büyügümün su sözü de cok anlamli gelmistir paylasmak isterim:”Firavun gibi yasayip,H.z.Musa gibi ölemezsiniz…Ölmek isteyemezsiniz..”yani baska söze gerek varmi…biraz daha hosgörü,kardesce bakis acisi ve anlayis…

  9. canan canan 19 Ocak 2008

    bunuda eklemeden gecemeyecegim…senai demirci gibi bir üstadi tanimamak cok büyük bir kayib…nacizane benim yorumumdur…

  10. süreyya süreyya 31 Ocak 2008

    teseddür bizim çağımıza hitap etmeyen bir şekil.ve hala neden böyle saçmalıklarla uğraşıp,duruyorsunuz.Allah insanı çıplak yaratıyo.ve sırf erkekler tahrik olmasın diye kadın saçını kapatıyo.lütfen öyle düşünüp eşinin ve yakınlarının başını kapatan ve bu düşüncede olan beyler…önce kadının saçını düşüneceğinize en yakın bir psikoloğa gidin.ve neden kadın saçından tahrik olacak kadar rahatsız olduğunuzu bi araştırın.o zaman ne türkiyede türban sorunu diye bişey kalmaz emin olun.bu bence sapıklıkların ne kadar arttığı ile alakalı bişey.yani türkiyenin türbandan daha önemli sorunu var….sapıklık….

  11. mrl mrl 19 Şubat 2008

    İSTİKLAL MARŞIMIZIN ÜSTADINDAN… “MEHMET AKİF ERSOY”

    bacımın örtüsü batmakta rezilin gözüne acırım tükürüğe,tükürsem billahi yüzüne…

  12. mrl mrl 19 Şubat 2008

    Tarihi olarak baktığımızda, bu coğrafyada kadınlar bin yıldır başını örtüyor. Başların açılması ise şunun şurasında yüz yıllık bir tarihe sahip.
    Eğer bir soru sorulacaksa, bu nasıl örtündüler değil, neden bazıları açıldılar sorusu olmalıdır.
    Biz, süslenerek cinselliklerini dışarıya yansıtan Batıdaki insanların aksine, dış planda, sokakta, genel yerlerde cinselliği mümkün olduğu kadar göz önünde bırakmamaktayız.
    Dişiliğini, bedenine ve giyimine özenerek sergileyen modern kadın silueti karşısında, Müslüman kadın örtünerek dişiliğini gizlemekte, estetik gövdenin karşısına kutsal gövdeyi çıkararak, Batı moderniz mi karşısında farklılığını pekiştirmektedir. Örtünen kadın, dişilik değil, kişilik sıfatıyla topluma girmektedir.

  13. gülay öztürk gülay öztürk 7 Ağustos 2008

    esselamun aleykum.
    merhaba efendim.sayfanıza bir dini siteden gezerken bir yazinizdan buldum.
    ben aslen alman,sonradan müslüman bir kardeşiniz.
    yani hristiyan dinden islama girdim.
    örtüm benim namusum..ve ben örtüm için her seyi geriye bıraktım..
    aileme,rahat hayat ve her seyi.
    müslüman Allahın emirlerine karşi gelmemeli ve dinine yaşamak için elinde geleni yapmalidir..
    müslüman kadin ancak örtü ile hür olabilir..
    değer kazanir..
    ne yazik ki islamı gerekli gibi bilmeyen bir çok kardeşlerimiz vardır..
    cahiliktan kendilerine bir din uydurmuşlar ve buna İSLAM diyorlar.
    ama gerçek islam Kuran da ve Hadis den öğretilen islam..
    acizane her gün sabah saat 11 de http://www.cinarradyo.com canlı yayındayim..
    dualarda buluşalım inşallah..
    Allaha emanet olun

    not: türkçem tam değil bu yüzden yazarken yalnız harflar kulanabilirim kusurumu bakmayin

  14. Mesut Çelik Mesut Çelik 7 Ağustos 2008

    Gülay Hanım;
    Bu güzel yorumlarınız ile beni onure ettiniz… Karanlıktan ışığa girmeniz çok Müthiş, şahane bir müjde hepimiz için… Yorumunuzdan da anlıyorum ki İslam’ı gayet içten yaşamak için çaba içindesiniz..

    Allah Dua larınızı eksik etmesin..
    Türkçeniz bizden iyi emin olun :)

  15. gülsüm gülsüm 25 Aralık 2008

    Tek kelimeyle harika olmuş.tesettür hakkında okuduğum yazılardan en güzelleri arasina aldim.kaleminize rahmet hocam.

  16. ŞİFA TATLİ ŞİFA TATLİ 19 Ocak 2009

    bence hem at gözlüklerimizi hemde kara gözlüklerimizi çıkarıp neyin anlatılmak istendiğini,elimizi vicdanımıza koyarak düşünüp,konuya bütünüyle bakmalıyız.

    ders alınacak bi çok nokta ele alınmış.güzel bir paylaşımdı.teşekkürler..

  17. damla gunes damla gunes 21 Ocak 2009

    Kıymetli hanım kardeşlerimiz…
    TESETTÜR cok hassas bir konudur.Yazıyı cok dikkatle okudum…
    Senai demrci herzaman ki gibi güzl konulara değinmiş ve cok güzel ifadelerde bulunmus.
    Biz bayanlar Haramdan sakınmalıyız çünkü :Allah`ın verdiği bir nur var…Onu yabancı erkeklerin bakıslarını üzerimize cekerek kaybetmek istermiyiz ? İster acık ister kapalı olun hiç fark etmez…. burdaki dava başka…”Haya” edinmek lazım…
    utanmanın güzelliği, berraklığı, temizliği bambaska…Rabbim bu güzellikleri hepimize nasip etsin inş. …
    degerli bir yazıydı Tskler… (:

  18. Ertuğrul APAYDIN Ertuğrul APAYDIN 11 Şubat 2009

    Ağzına sağlık dostum.Allah sana ve kalemine kuvvet versin.Olusuz eleştiriler seni üzmesin.Boş ver gitsin. Saygılar…..

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir